20 Mart 2012 Salı


FAS / OUARZAZATE


Fas’ın orta-güney bölgesini kapsayan Souss-Massa-Draa bölgesinin başkentidir. Ouarzazate ismi, Berberi dilinde “gürültü ve karmaşadan uzak” anlamındaki bir deyimden gelir. Atlas Dağları'nın güneyinde yer alan çıplak bir plato üzerine kurulmuştur. Daha güneyi ise çöldür. Yoldayız ve 8 saat sonra çölde yemek yiyebileceğimizi biliyorum.
Ouarzazate’ın halkı, görülmeye değer bir Kasbah ve başka bir çok yapı inşa etmiş olan Berberilerden oluşur. Şehrin yakınlarındaki bir Kasbah şehri olan Ait Ben Haddou, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır. Şehir ve çevresi, Fas’lı büyük film yapım şirketlerinin de katkısı ile dünya çapındaki yapımcıların her zaman ilgisini çekmiş önemli bir mekan olmuştur. Ouarzazate’ta bulunan Atlas Studios, dünyadaki en büyük film stüdyolarıdır.
Ouarzazate'da görülmesi gereken yerler:
Ait Ben Haddou Kalesi

Bu Kasbah, varolanlar arasında en iyi korunmuş olanlardan bir tanesidir. UNESCO tarafından Dünya Tarih Mirası Şehirleri arasında deklare edilmiştir. Pitoresk görüntüsü sayesinde "Gladiator" gibi bir çok gişe filmi için stüdyo görevi gömüştür. Kaleye giriş 10 Dirhemdir (1€).
Atlas Stüdyoları
Şehir merkezinden 4 km. uzaklıktaki stüdyolar bir çok yapım için, Mısır, Mağrip ve çöl ortamı sunar. Dünyada, film çekimi için en iyi ışık açısının Fas'ta ve özellikle Ouarzazate'ta olduğu söylenir. Sanırız filmcilerin de burada üslenmesinin sebebi bu... Stüdyolar içerisinde en ilgi çekici yer hiç kuşkusuz Mısır dekorasyonları... Giriş ücreti 50 Dirhem (5€). Genellikle tarihi filmlerde kullanılan Atlas Stüdyoları'nda; bugüne kadar pek çok büyük yapımın çekimi gerçekleşmiştir. Asterix & Obelix: Mission Cleopatra, The Man Who Would Be King,Cleopatra, Arabistanlı Lawrence (1962), Star Wars (1977), The Living Daylights (1987), The Last Temptation of Christ- Günaha Son Çağrı (1988), The Mummy (1999), Gladiator (2000), Alexander,Kingdom of Heaven, Babel ve Martin Scorsese'in Kundun (1997) ve Legionnaire’i (1998) bu filmler arasında en bilinenlerdir.
 Yola devam ediyoruz ve Atlas Dağlarının arasında geçiyoruz.

Ouarzazate'dan görüntüler…
Otobüs durdu bundan sonra ki yolu develerle gideceğimizi ve aracı boşaltmamızı söyledi… Hemen ileride bizi bekleyen develeri görünce yüzümde gülümseme oluşuverdi J İlk defa deveye biniyor olmak heyecanlandırdı beni…
Develer üzerinde 2 saat süren yolculuk yaptık. Ama nasıl bir yolculuktu bu, resmen bir yerden sonra işkence olmaya başladı J Geldiğimizde çadırlar vardı etrafta ve bize de bir çadır verdiler, biraz dinlendikten sonra büyük çadırda akşam yemeği verileceğini de söylediler. Güneş batmak üzereydi, çocuk gibi etrafı keşfediyordum, ne yani şimdi ben çölde miyim, sahrada mıyım J


Yine menü de Tajin var aaa bu ne büyük sürpriz J Bunlarda gece kaldığımız çadırlar…. Su yok, duş yok, hiç bişey yok… sadece uçsz bucaksız çöl…..

Küçük Prens'ten:

yoruldu ve kumların üzerine oturdu. ben de yanına oturdum. kısa bir sessizlikten sonra: “yıldızlar çok güzel... çünkü içlerinden birinde, şu an göremediğim bir çiçek yaşıyor” dedi.

“elbette” dedim. sessizce ay ışığının altındaki kum tepeciklerini izledim.

“çöl de çok güzel” dedi sonra.

gerçekten güzeldi. çölleri hep sevmişimdir. bir kum tepeciğinin üstüne oturursun. hiçbir şey görmezsin. hiçbir şey işitmezsin. sadece çölün o sessiz, gizemli ışıltısını hissedersin.

“çöl çok güzel” dedi küçük prens, “çünkü bir yerlerinde bir kuyu gizliyor.”

bense çölün o gizemli ışıltısının farkına varmış, şaşırmıştım. küçük bir çocukken çok eski bir evde otururduk. burada bir hazinenin gizli olduğunu anlatmışlardı belki de. ama bu hikaye evimizi büyülü bir ev yapmıştı.

benim evim, ruhunun derinliklerinde bir sır saklıyordu...

“evet,” dedim, “ne bir evin, ne yıldızların, ne de çölün güzelliğinin nereden geldiği bilinmez.”


çöl insanla bakışları ve sessizliği ile konuşan nazenin bir eş gibidir…
-kuşatır ve esirger-
kumlarında bilgelik çözünen yer. çölde yalnız olmaktan mı yada çölde sessiz olmaktan mı bilinmez. Benim tek bildiğim huzurlu ve yıldızların mükemmel gözüktüğü yerdir çöl.

  Tertemiz, bomboş, sessiz, yalın, sıcak, soğuk, kuru, duru. Oraya gitmeli ve deneyimlemeli, hiçliği ve her şeyi. Ben çok başka duygularla ayrıldım bu topraklardan… Hislerimi ne kadar yazarsam yazayım aslında hiçbir şeyi tam olarak ifade edemeyeceğim…

 Kardeşim, canım, doktor Kübram, ne hallere girmişssin .. :)
 Dönüş yolundan….

Berberi çocukları ile fotoğraflar...

Havaalanında pasaport kontrolde iken...



1 yorum:

Yorumlar