FAS / MARAKEŞ
Ve Marakeş’e
geldik… Hemen otelimize yerleştik. Biraz dinlendik, hazırlandık ve dışarı
çıktık… Marakeş, Marakeş, Marekeş …. Masal gibi bir şehir… . Binaların ve
toprağın renginden dolayı "Kızıl Şehir" olarak bilinir. Marakeş,
renkli gece hayatı, marjinal gece kulüpleri, otantik Riadları ve nemi çok
düşük Atlas Dağları'nın havasıyla, özellikle Fransa’dan çok fazla turist
çekmektedir. Rengârenk, canlı, egzotik,
kesinlikle heyecan verici ve sarhoş edici bir enerjisi var Marakeş'in.
Kokuları, sesleri, görüntüleri, renkleri, şahit olduğunuz sahneleri ile adeta
bir define adası. Yoğun ve yorucu ama bir o kadar da şaşırtıcı ve doyurucu.
Duvarlarla çevrili bir alanda yer alan eski şehir Medina, dolambaçlı daracık
sokakların, biri diğerine benzemeyen dönemeçlerin, sonu gözükmeyen geçitlerin,
çıkmaz sokakların oluşturduğu gerçek bir labirent. Kızıl, pembe, turuncu
duvarların arasında döne döne ilerleyen sokaklarda karşınıza çeşit çeşit
desenli ve süslemeli muazzam ahşap kapılar çıkıyor. Öyle orjinal kapılar var
ki, sadece bir gün kapı turu yapmaya ayırmak mümkün. Rengarenk, labirent gibi
daracık sokakların arasında ilerlerken birden karşınıza çıkıveren ufak
meydanlar nefes almanızı ve haritaya bakarak yönünüzü bulmanıza imkan tanıyor.
Kapıların ardında ise hiç tahmin edemeyeceğiniz gizli cennetler yer alıyor.
Marakeş’te
görülmesi gereken yerler
Djemaa El-Fna (Kıyamet Meydanı)
Ben Youssef
Madrassa (Ben Yusuf Medresesi)
Dar Si Saïd
Museum (Si Said Müzesi)
El Badi
Palace (Baadi Sarayı)
Souks
Les Jardins
Majorelle (Majorel Bahçeleri)
El Bahia
Palace (Bahia Sarayı)
Saadian
Tombs (Saadi Mezarları)
Koutoubia
Mosque (Kutubya Cami)
Ayrıca önemli bir not özellikle
farklı mekanlar sevenler için, “Hotel Mamounia” La Mamounia ünyanın en lüks 5
otelinden biri olarak kabul ediliyor. Winston Churchill burayı çok severmiş;
Marakşiler de buna karşılık otelin en popüler barına onun ismini
vermişler. La Casino Mamunia'ya ya da Churcill Bar’a girerek oteli
yakından görebilirsiniz. Şık giyinmek şart.
Detaylardan bahsetmek gerekirse; Marakeş şehri
Afrika ve Dünya'daki en faal alanlardan birine sahiptir, Kuzey Afrika’daki çoğu
şehir gibi Marakeş de etrafı surlarla
çevrili bir eski şehir (Medina) ve buna komşu yeni ve modern bir şehirden
oluşur. Marakeş’in çevresinde kent kadar ilgi çekici yerler vardır; turistler
için bu mekanlara günlük geziler düzenlenmektedir. Atlas Dağları’ndaki Berberi
Köyleri ve Ourika Vadisi ve Draa Nehri maceracı turistlerin
en sevdikleri yerlerdir. Doğal güzelliklere ve tarihe meraklı olanların tercihi
ise Essaouirave Ouzoud Şelaleleri'dir. Marakeş ayrıca çöl kapısı
tabir edilen şehirlerden (Ouarzazate, Zagora,Taroudant, Erfoud)
önceki son noktadır. Tabi bizde hemen bir gezi grubuyla anlaşma yapıp 2 gün
sonraki ki çöl turuna katılmak için anlaştık. İyi bir rakam ödendiğimizi
biliyorum…
Akşam
için çok özel ve şık bir Fransız Restoranında yemek ve eğlence için arkadaşlar
yer ayırttı. Bizde hazırlandık gittik. İnanılmaz bir yerdi, inanılmaz bir
havası vardı. Önce şu yemekler geldi...
Biz
birbirimizin yüzünü göremezken kafalarında tepsi içinde yarım metelik mumların
yandığı, yüzleri sarımtırak renge boyandığı, renga renk kıyafetlerin giyildiği,
gözleri sürmeli 25-30 kadın müzik eğliğinde yemek salonuna konak
merdivenlerinden gelmeye başladılar. O büyüye kapılıp giderken, hatta
heyecandan gizlice nasıl fotoğraflayacağımı bilemezken bu kadınların arkasından
içeri oryantal müzik eşliğinde ve buharlar içine 30 kadar dansöz içeri girdi ve
büyük bir ciddiyetle dans gösteri yaptılar. Ben şuan bahsederken bile işin
büyüsüne kapıldım, mutlaka hissetmenizi ve yaşamanızı öneririm. İnanılmaz bir
duygu zira… Gece otele geldiğimizde, bizi sabah erken uyandırmaları için ve kahvaltıyı
çok erken hazırlamalarını rica ettik.. Çünkü sabah çöle gitmek üzere yola
çıkacaktık…
Marekeş’e tekrar geri geldiğimizde öğlen zamanlarıydı. Otele geçtik biraz
dinlenip Kıyamet Meydanında gezmeye başladık.
George
orwell'in 1945 tarihli 'the new strategy of style' isimli kitabının 'marrakech'
bölümünde, yerel halkı tasvir ederken kullandığı "politically
incorrect" ifade şöyledir:
"iki yüz bin nüfuslu böyle bir kasabada yürüdüğünüzde, ki en az yirmi bin kişisinin üzerinde oturdukları kilimden başka hiçbir şeyleri yok, insanların nasıl yaşadıklarını değil, nasıl öldüklerini görebiliyorsunuz...
Tüm sömürge imparatorlukları bu gerçek üzerine inşa edilmişlerdir. İnsanların yüzleri kahverengi ve her yer onlarla dolu. Kim bilir her birinin farklı bir ismi var mıdır acaba? Yoksa arılar ya da böcekler kadar bireyselliğe sahip, tıpatıp kahverengi şeyler mi bunlar? Doğuyorlar, terliyorlar, birkaç yıl açlık çekiyorlar sonra da isimsiz mezarlıklardaki yerlerini alıyorlar ve gittiklerini hiç kimse fark etmiyor bile... Hatta mezarları bile toprağa karışıp kayboluyor. mesela sahile doğru yürüyüşe çıktığınızda ayağınız bir tümseğe takılıyor ve biraz eşelediğinizde iskeletlerle karşılaşıyorsunuz. son derece normal bir durum." ...
"iki yüz bin nüfuslu böyle bir kasabada yürüdüğünüzde, ki en az yirmi bin kişisinin üzerinde oturdukları kilimden başka hiçbir şeyleri yok, insanların nasıl yaşadıklarını değil, nasıl öldüklerini görebiliyorsunuz...
Tüm sömürge imparatorlukları bu gerçek üzerine inşa edilmişlerdir. İnsanların yüzleri kahverengi ve her yer onlarla dolu. Kim bilir her birinin farklı bir ismi var mıdır acaba? Yoksa arılar ya da böcekler kadar bireyselliğe sahip, tıpatıp kahverengi şeyler mi bunlar? Doğuyorlar, terliyorlar, birkaç yıl açlık çekiyorlar sonra da isimsiz mezarlıklardaki yerlerini alıyorlar ve gittiklerini hiç kimse fark etmiyor bile... Hatta mezarları bile toprağa karışıp kayboluyor. mesela sahile doğru yürüyüşe çıktığınızda ayağınız bir tümseğe takılıyor ve biraz eşelediğinizde iskeletlerle karşılaşıyorsunuz. son derece normal bir durum." ...
Tabi şimdi
öyle bir durum yok oldukça kişiler saygınlığına önem veriyor, ayrıca Marakeş’in
Türkçesi "kalma git" anlamına
geliyor. İlk gün, atmosferin ve insanların etkisiyle adına ne kadar uygun diye
düşünüyor, ikinci gün ise büyüsüne kapılıp gidiyorsunuz.
İnsanlar,
faytonlar, arabalar, motosikletler ve bisikletler, hepsi aynı anda hareket
ediyor ve kimse kimseye çarpmadan trafik akıp gidiyor. Şehrin en önemli yeri
akrobatların, yılan oynatıcılarının ve falcıların bulunduğu önce beni çok
korkutan fakat sonra büyüsüne kapılıp içinde kaybolduğum “djema el fena” meydanıdır. Meydana
girdiğiniz an bir büyü başlıyor. Durmaksızın çalan davul seslerine arada zil ve
kaval sesleri ekleniyor. Maymunuyla yanınıza gelmeye çalışan bir adam, yanından
fırlayan hokkabazlar, dans eden kobralar, kına yakan berberi kızları ve en
dikkat edilmesi gereken de kadın, erkek, çocuk onlarca yankesici ve dilenci. Halktan
kimseyle göz göze gelemiyorsunuz. bu hataya duşerseniz, peşinize takılıp
paranızı alana kadar sizi rahat bırakmıyorlar. İmkânı olan herkes bir kere de
olsa gidip o havayı solumalıdır. Gidip solumakla kalmamalı gecenin bir
vaktinde çiseleyen yağmurun ortasına kollarını açıp 5 dk. Kendi çevresinde
dönmelidir. Hiçbir şey düşünmeden…
Önce yine alış veriş için Medin ayı gezdik… ben pullu bir etek aldım pembe üstelik… sonra deve aldım…
Ayrıca bu Cafe yi çok beğendim. En iyi hizmet buradaydı..
Sokaklarda sümüklü böcek satan tezgahlar görürseniz sakın korkmayın, çünkü buranın halkı sümüklü böcekleri lezzetli buluyor ve yiyorlar..
Bende ucundan biraz tadına baktım tabi ..... :)
Biraz daha gezip
Öyle bir şey ki çarşıda gördüğünüz her dükkânda sanki yüzyıllar öncesinden kalmış bir hazineyi keşfedeceksiniz hissiyle saatlerce dolaşabiliyorsunuz. Özellikle formülü gizli her derde deva iksirlerle dolu baharatçılar daha çok dikkatinizi çekebiliyor. Fiyatlar oldukça makul.
Chez Ali Show
Sonra da “Cez Ali Show”a gitmek için hazırlanmaya başladık. Chez Ali
Showda, tamamen kendinizi eski zamanlarda hissediyorsunuz. Dekor ve konsept bu
yönde hissetmenizi sağlıyor. Show meydanına giriş de sizi atlılar karşılıyor.
Ve içeriye girip aktivitelere katılıp; fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Hatta deveye
de binebiliyorsunuz. Tamamen Fas Mutfağına özgü ve otantik çadırınızda
yemeklerinizi yiyebiliyorsunuz.Yemeklerinde başrolü Kuzu çevirme ve Kuskus
üstleniyor. Arap yemeklerinin genel olarak ağır olduğunu biliriz. Chez Ali Show
adı üstünde tabiki Show’dan oluşuyor. Atlı göstericiler tarafından yaklaşık 45
dakika süren bir gösteri izliyorsunuz. Sonrasında da Chez Ali Show sona eriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar